2Ankara Atatürk Training and Research Hospital, Internal Medicine Intensive Care Unit, Ankara, Turkey
3Hacettepe University Faculty of Medicine, Internal Medicine Intensive Care Unit, Ankara, Turkey
Abstract
Aim: To compare the clinical characteristics, morbidity and mortality of patients admitted to intensive care unit (ICU) with gastrointestinal (GI) bleeding and patients who had new onset GI bleeding in the ICU.
Material and Methods: Between 01.02.2004 and 31.01.2006, patients admitted to the medical ICU in a university hospital due to GI bleeding and patients who had new onset GI bleeding in the ICU were examined retrospectively. The data on admission and the data concerning the ICU stay, the length of ICU stay and the outcome were assessed. Chi-square and Mann Whitney U test were used to compare two groups and to compare patients who lived and died in the ICU. Multivariate analysis was used to find the factors affecting mortality in the ICU.
Results: During the study period, 550 patients were admitted to the ICU. Twenty patients (4%) were admitted with GI bleeding and 27 (5%) patients had a new onset GI bleeding in the ICU. The groups were similar regarding to age, gender, APACHE II (acute physiology and chronic health score) and and Glasgow coma scores. Patients with a new onset GI bleeding in the ICU had more pulmonary problems on admission (p=0.000). Invasive blood pressure [22 (82%) and 7 (35%), p=0.001] and central venous pressure monitorization [24 (89%) and 8(40%), p=0.000] were more frequently performed in these patients and they received more red blood cell transfusion [24(89%) and 12(60%), p=0.02]. In patients with a new onset GI bleeding in the ICU, mechanical ventilation was applied more frequently [25 (93%) and 10 (50%), p=0.001] and new onset sepsis occurred more frequently [14 (52%) and 3(15%), p=0.009] compared to patients admitted with GI bleeding. ICU (13 [6-20] days and 3 [2-7] days, p=0.001) and hospital stay (33 [17-60] days and 12 [6-30] days, p=0.012) were longer, and ICU mortality [17 (63%) and 4 (20%), p=0.003] was higher in patients with new onset GI bleeding in the ICU than for patients admitted with GI bleeding. In the multivariate analysis, it was found that a new onset sepsis in the ICU was the only independent risk factor for mortality (OR:12.50 [2.08-74.80], p=0.006).
Conclusion: The morbidity and mortality rate were higher in patients who had stress ulcer bleeding in the ICU compared to patients admitted with GI bleeding. In these patients, the length of ICU and hospital stay were also longer. This may be due to the nature of bleeding or due to the critical illness per se. Further studies must be conducted to explain this relationship. (Yoğun Bakım Derg 2010; 3: 63-9)
2Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İç Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesi, Ankara, Türkiye
3Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Yoğun Bakım Ünitesi, Ankara, Türkiye
Giriş: Bu çalışmanın amacı yoğun bakım ünitesine (YBÜ) gastrointestinal sistem (GİS) kanaması tanısı ile yatan hastalar ile YBÜ’de yeni GİS kanaması geçiren hastaları klinik özellikleri, morbidite ve mortaliteleri açısından karşılaştırmaktır.
Gereç ve Yöntemler: 01.02.2004-31.01.2006 tarihleri arasında bir üniversite hastanesi iç hastalıkları YBÜ’süne GİS kanaması ile yatan hastalarla YBÜ’de yeni GİS kanaması gelişen hastalar retrospektif olarak incelenmiştir. Hastaların yatış verileri, yoğun bakım izlemine ait veriler, YBÜ yatış süreleri ve yoğun bakımdan çıkış sonuçları değerlendirilmiştir. Her iki grup ve YBÜ’de ölen ve yaşayan hastalar Mann Whitney U ve ki kare testleri kullanılarak karşılaştırılmıştır. Bu hastalarda mortaliteye etkili faktörlerin tespiti için çok değişkenli analiz yapılmıştır.
Bulgular: Çalışma süresince YBÜ’ye 550 hasta yatırılmıştır. Bu hastalar içerisinde 20 (%4) hasta GİS kanaması tanısı ile yatırılmış, 27 (%5) hasta YBÜ’de ilk kez GİS kanaması geçirmiştir. Her iki grup yaş, cinsiyet, APACHE II (akut fi zyoloji ve kronik sağlık skoru) ve Glasgow koma skorları açısından benzerdir. YBÜ’de GİS kanaması geçiren hastalarda yatışta pulmoner hastalıklar daha sık görülmüştür (p=0.000). Bu hastalara daha fazla invazif arteryal [22 (%82) ve 7 (%35), p=0.001] ve santral venöz basınç monitorizasyonu [24 (%89) ve 8(%40), p=0.000] uygulanmış, daha fazla eritosit transfüzyonu [24 (%89) ve 12 (%60), p=0.02] verilmiştir. Bu hastaların daha fazla mekanik ventilasyon ihtiyacı [25 (%93) ve 10 (%50), p=0.001] olmuş ve YBÜ’de daha sık sepsis gelişimi gözlenmiştir [14 (%52) ve 3 (%15), p=0.009]. YBÜ’de GİS kanaması geçiren hastalarda YBÜ (13 [6-20] gün ve 3 [2-7] gün, p=0.001) ve hastane yatış süresi (33 [17-60] gün ve 12 [6-30] gün, p=0.012) daha uzun, YBÜ mortalitesi [17 (%63) ve 4 %20), p=0.003] daha yüksektir. YBÜ’de sepsis gelişimi tüm hastalarda mortaliteyi belirleyen bağımsız tek faktördür (OR:12.50 [2.08- 74.80], p=0.006).
Sonuç: YBÜ’de stres ülsere bağlı GİS kanaması gelişen hastaların morbidite ve mortalitesi, GİS kanaması ile YBÜ’ye yatan hastalara oranla daha yüksek, YBÜ ve hastane yatış süreleri daha uzundur. Bu durum kanamaya bağlı olabileceği gibi kritik hastalığın kendisine de bağlı olabilir. Bu konun açıklığa kavuşturulması için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. (Yoğun Bakım Derg 2010; 3: 63-9)