2Erciyes University Faculty of Medicine, Internal Medicine, Intensive Care Unit, Kayseri, Turkey
Abstract
Aim: To detect the risk factors for ventilator associated pneumonia (VAP) and role of ventilator parameters in the development of VAP in a Medical Intensive Care Unit (MICU).
Materials and Methods: This study was performed prospectively in Gevher Nesibe Hospital MICU of Erciyes University Medical Faculty between 1 January, 2003 and 1 April, 2004. The patients, who were 16 years old and over, who had been ventilated with a mechanical ventilator for more than 24 hours and who had no pulmonary infection, were included in the study. The patients’ demographic characteristics, risk factors and ventilator parametres (PEEP, ventilation mode, tidal volume, FiO2, PEAK, mean pressure, plateau pressure) were recorded. Also the hospitalization period before mechanical ventilation and up to pneumonia development, total time of ICU admission and the time of weaning were recorded.
Results: A total of 106 patients were included in the study and VAP developed in 49 (46.2%) patients. When risk factors for VAP were evaluated in the univariate analysis, it was found that there was a statistically significant relationship between previous sepsis (OR=2.557, 95% CI=1.153-5.671, p=0.021), sedative drug usage (OR=2.876, 95% CI=1.168-7.075, p=0.021), tracheostomy (0R=3.602, 95% CI=1.446-8.972, p=0.006), PIP (OR=0.946, 95% CI=0.898-0.997, p=0.036), number of aspirations (OR=1.778, 95% CI=1.238-2.552, p=0.002), enteral nutrition (OR=5.440, 95% CI=2.197-13.471, p=0.000) and nasogastric tube (OR=2.510, 95% CI=1.138-5.537, p=0.023 ). When multivariate analysis was performed, previous sepsis (OR=6.291, 95% CI=1.944-20.356, p=0.002), sedative drug usage (OR=3.719, 95% CI=1.109-12.476, p=0.033), number of aspiration (OR=2.107, 95% CI=1.313-3.381, p=0.002) and enteral nutrition (OR=3.586, 95% CI=1.063-12.100, p=0.040) were determined to be independent risk factors. Ventilation modes and ventilation parameters had no effect on the development of pneumonia with multivariate logistic regression analysis. The duration of hospitalization in patients with VAP was longer than those who had no VAP (p<0.05). The crude mortality rate was 81.6%. There was no statistically significant relationship in mortality rates between the patients with VAP and those without VAP (p>0.05).
Conclusion: Sepsis, sedative drug usage, number of aspirations and enteral nutrition were established as risk factors, whereas ventilation modes and ventilation parameters had no effect on the development of pneumonia. Avoiding unnecessary aspiration and sedation, rapid diagnosis and treatment of infections in other systems will be effective in the prevention of VAP. (Yoğun Bakım Derg 2011; 2: 34-8)
2Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları, Yoğun Bakım Ünitesi, Kayseri, Turkey
Amaç: İç Hastalıklar Yoğun Bakım Ünite (İHYBÜ)’sinde ventilator ilişkili pnömoni (VİP) için risk faktörlerinin saptanması ve ventilator parametrelerinin VİP gelişimi üzerine etkisinin araştırılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntemler: Bu çalışma 1 Ocak 2003-1 Nisan 2004 tarihleri arasında Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesi İHYBÜ’sinde prospektif olarak yapıldı. İHYBÜ’sinde 16 yaş ve üzeri, 24 saatten fazla mekanik ventilatöre bağlı kalan ve yatışta akciğer enfeksiyonu olmayan hastalar çalışmaya alındı. Hastaların demografik özellikleri, VİP gelişimi için risk faktörleri ve ventilatör parametreleri (PEEP, ventilasyon modu, tidal volüm, FiO2, PEAK, Mean pressure, plato basıncı) kaydedildi. Ayrıca ventilatöre bağlanmadan önce hastanede yatış süresi, pnömoni gelişinceye kadar hastanede yatış süresi, toplam yoğun bakımda yatış süresi ve ventilatörden ayrılma süreleri kaydedildi.
Bulgular: Toplam 106 hasta çalışmaya dahil edildi ve 49 (%46.2)’unda VİP gelişti. VİP gelişimi için risk faktörleri incelendiğinde, tek değişkenli analizde, önceden sepsis varlığı (OR=2.557 %95 CI=1.153-5.671 p=0.021), sedatif ilaç kullanımı (OR=2.876, %95 CI=1.168-7.075, p=0.021), trakeostomi açılması (0R=3.602, %95 CI=1.446-8.972, p=0.006), PIP (OR=0.946, %95 CI=0.898-0.997, p=0.036), aspirasyon sayısı (OR=1.778, %95 CI=1.238-2.552, p=0.002), enteral beslenme (OR=5.440, %95 CI=2.197-13.471, p=0.000) ve nazogastrik sonda takılması (OR=2.510, %95 CI=1.138-5.537, p=0.023) istatiksel olarak anlamlı bulundu. Çok değişkenli analizde ise önceden sepsis varlığı (OR=6.291, %95 CI=1.944-20.356, p=0.002), sedatif ilaç kullanımı (OR=3.719, %95 CI=1.109-12.476, p=0.033), aspirasyon sayısı (OR=2.107, %95 CI=1.313-3.381, p=0.002) ve enteral beslenme (OR=3.586, %95 CI=1.063-12.100, p=0.040) bağımsız risk faktörleri idi. Çok değişkenli analizde, ventilatör modlarının ve parametrelerinin VİP gelişimi üzerine etkisi izlenmedi. VİP gelişen hastalarda hastanede kalış süresi gelişmeyenlere göre daha fazla idi (p<0.05). Kaba mortalite oranı %81.6 idi. Ancak VİP gelişen ve gelişmeyen hastalar arasında mortalite açısından anlamlı fark yoktu (p>0.05).
Sonuç: Sepsis, sedatif ilaç kullanımı, aspirasyon sayısı ve enteral beslenme VİP gelişimi için risk faktörü iken, ventilatör modlarının ve parametrelerinin VİP gelişimi üzerine etkisi izlenmedi. Gereksiz aspirasyon ve sedasyondan kaçınılması, başka bölgedeki enfeksiyonların hızlı tespiti ve tedavisi VİP gelişiminin önlenmesinde katkı sağlayacaktır. (Yoğun Bakım Derg 2011; 2: 34-8)