Nutritional Support Therapy Practices in a Medical Intensive Care Unit
1Department of Internal Medicine, Gazi University Faculty of Medicine, Ankara, Turkey
2Department of Internal Medicine, Division of Intensive Care Medicine, Gazi University Faculty of Medicine, Ankara, Turkey
3Department of Internal Medicine, Division of Geriatrics, Gazi University Faculty of Medicine, Ankara, Turkey
J Crit Intensive Care 2014; 5(2): 30-35 DOI: 10.5152/dcbybd.2014.660
Full Text PDF (Turkish)

Abstract

Objective: Malnutrition is a common clinical condition that leads to an increase in morbidity and mortality of critically ill patients. Good nutritional support treatment is essential for the reduction or prevention of malnutrition. In this study, by examining nutritional support therapy in a medical intensive care unit (ICU), we aimed to determine the methods, problems, efficiency, and impact of this therapy on mortality.
Material and Methods: Patients hospitalized for more than 72 hours in a medical ICU of a university hospital between January 01, 2010 and June 30, 2010 were included into the study. In this retrospective study, 159 patients were accepted. Patient demographics and nutrition-related data were extracted from hospital and ICU databases, patient files, and records of nursing care. SPSS for Windows, version 15.0 was used to analyze the data.
Results: In the study population, the median age was 66 years, and 51% of the patients were men. The median Acute Physiologic Assessment and Chronic Health Evaluation (APACHE) II score was 24, and the median nutritional risk screening (NRS) 2002 score was 5. Based on NRS 2002, 99.4% of the patients had malnutrition and needed nutrition support therapy. There was occasional oral intake in 46.0% of the patients. As it was insufficient, enteral nutrition (EN) was delivered in 45%, whereas parenteral nutrition (PN) nutrition was delivered in 88% of the patients. Patients received only 50% of the targeted amount of calories, and only 36% of the targeted amount of proteins on day 3 of nutritional support therapy. The targeted amount of calories was achieved in only 31.4%, while the targeted amount of proteins was achieved in only 33.3% of the patients. In the multivariate analysis, it was demonstrated that mortality was increased by high APACHE II and NRS 2002 scores and modification or interruption of EN and PN, whereas mortality was decreased by oral feeding.
Conclusion: It was demonstrated that severe nutritional support was needed in patients admitted to a medical ICU in a university hospital during the first 6 months of 2010 and that the targeted amount of calories and proteins was achieved in a minority of patients, despite the combined use of EN and PN. It was also demonstrated that mortality was increased by high APACHE II and NRS 2002 scores and modification or interruption of EN and PN. (Yoğun Bakım Derg 2014; 5: 30-5)


Bir Dahili Yoğun Bakım Ünitesinde Nütrisyon Destek Tedavi Uygulamaları
1Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
2Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Yoğun Bakım Bilim Dalı, Ankara, Türkiye
3Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Geriatri Bilim Dalı, Ankara, Türkiye
Journal of Critical and Intensive Care 2014; 2(5): 30-35 DOI: 10.5152/dcbybd.2014.660

Amaç: Malnütrisyon; yoğun bakım hastalarında sık görülen, artmış morbidite ve mortaliteye neden olan klinik bir durumdur. Malnütrisyonun azaltılması veya önlenmesi ancak iyi bir nütrisyon destek tedavisi ile mümkündür. Bu çalışmada bir dahili yoğun bakım ünitesinde (YBÜ) uygulanan nütrisyon destek tedavileri incelenerek; yöntemler, sorunlar, etkinlik ve mortalite üzerine olan etkisi belirlenmeye çalışılmıştır.
Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya bir üniversite hastanesi dahili YBÜ’de 1 Ocak 2010- 30 Haziran 2010 tarihleri arasında 72 saatten daha fazla yatan hastalar dahil edildi. Retrospektif olarak yapılan bu çalışmaya 159 hasta alındı. Hastaların demografik özellikleri ve beslenme ile ilgili verileri hastane bilgi sisteminden, YBÜ veri tabanından, hastaların dosyalarından ve hemşire gözlemlerinden elde edildi. Çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel olarak değerlendirilmesi için SPSS versiyon 15,0 kullanıldı.
Bulgular: Çalışmaya alınan 159 hastanın ortanca yaşı 66 ve %51’i erkekti. Akut fizyoloji ve kronik sağlık değerlendirmesi (APACHE) II skoru ortanca değeri 24 ve nütrisyonel risk taraması (NRS) 2002 ortanca değeri 5 idi. Hastalarımızın %99.4’de NRS 2002 ile yapılan taramaya göre malnütrisyon vardı ve nütrisyon destek tedavisine ihtiyaç göstermekteydi. Çalışmaya alınan hastaların %46’sı ağızdan alabildi; ancak yeterli olmadığı için %45 hastaya enteral nütrisyon (EN), %88 hastaya parenteral nütrisyon (PN) desteği verildi. Hastalar nütrisyon desteğinin 3. gününde hedeflenen kalorinin ancak %50’sini, hedeflenen proteinin ise ancak %36’sını alabildi. Yatışları boyunca hedef kaloriye ancak %31,4 hastada, hedef proteine ise %33,3 hastada ulaşıldı. Yapılan çok değişkenli analize göre yüksek APACHE II ve NRS 2002 skorlarının varlığı, enteral ve parenteral beslenmenin kesilmesi mortaliteyi arttırırken, hastanın oral alabiliyor olmasının mortaliteyi azalttığı gösterildi.
Sonuç: 2010 yılının ilk 6 aylık sürecinde bir üniversite hastanesi dahili YBÜ’ye yatan hastaların tamamına yakınında malnütrisyon var olduğu, hastalara sıklıkla EN ve PN birlikte verilmesine rağmen az bir kısmında hedef kalori ve protein değerlerine ulaşıldığı görüldü. Yüksek APACHE II ve NRS 2002 skorlarının varlığı ile enteral ve parenteral beslenmenin kesilmesinin mortaliteyi arttırdığı gösterildi. (Yoğun Bakım Derg 2014; 5: 30-5)