2Celal Bayar University, Manisa School of Health, Department of Nursing, Manisa, Turkey
Abstract
Objective: This study was conducted to investigate the perceptions of stressors in the intensive care unit by patients and nurses.
Material and Methods: The research was performed in the medical and surgical intensive care units in a university hospital. The sample consisted of 86 patients who stayed in the intensive care units for at least 24 h, who were conscious, and who had no communication difficulties and 52 nurses who were working in the same intensive care units. A Patient and Nurse Description Form and an Intensive Care Unit Sources of Environmental Stress Scale (ICUSESS) were used to gather data.
Results: The patients’ mean ICUSESS score was 80.65±18.46 and that of the nurses was 142.5±28.7. The nurses’ mean ICUSESS score was higher than that of the patients (t=15.063, p=0.00). Having an oral or nasal tube was the number one stressor reported by both patients and nurses. The other top five stressors reported by the patients were lack of privacy, being in a very hot/cold room, men and women being in the same place, and hearing other patients cry and moan, whereas those of the nurses were feeling pain, fear of death, hearing the sound of a cardiac monitor which shows that there is a problem with the heart, and hearing other patients cry and moan.
Conclusion: The level of perception of intensive care stressors by nurses was higher than that of the patients. The stressors perceived by the nurses and patients as the five most important were similar, and it can also be said that the nurses mostly named the stressors relating to diseases, whereas the patients named those concerning the physical condition of intensive care. (Yoğun Bakım Derg 2015; 6: 4-9)
2Celal Bayar Üniversitesi, Manisa Sağlık Yüksek Okulu, Hemşirelik Bölümü, Manisa, Türkiye
Amaç: Bu çalışma, yoğun bakım ünitesindeki stresörlerin hasta ve hemşireler tarafından algılanmasını incelemek amacıyla yapıldı.
Gereç ve Yöntemler: Araştırma, Celal Bayar Üniversite hastanesinin dahili ve cerrahi yoğun bakım ünitelerinde yapıldı. Araştırmanın örneklemini; yoğun bakım ünitelerinde en az 24 saat kalan, bilinci açık, iletişim sorunu olmayan 86 hasta ile aynı yoğun bakım ünitelerinde görev yapan 52 hemşire oluşturdu. Araştırma verilerinin toplanmasında, “Hasta ve Hemşire Tanıtım Formu” ve “Yoğun Bakım Ünitesi Çevresel Stres Kaynakları Ölçeği (YBÜÇSKÖ)” kullanıldı.
Bulgular: Yoğun Bakım Ünitesi Çevresel Stres Kaynakları Ölçeği puan ortalaması hastalarda 80,65±18,46, hemşirelerde 142,5±28,7’di. Hemşirelerin YBÜÇSKÖ puan ortalamaları hastalara oranla daha yüksekti (t=15,063, p=0,00). “Ağızda ya da burunda tüp olması” hem hastalar hem de hemşireler tarafından ilk sırada bildirilen stresördü. İlk beş sırada bildirilen diğer stresörlerin hastalarda “mahremiyetin olmaması”, “çok sıcak/ soğuk odada bulunmak”, “erkek ve kadınların aynı odada bulunması” ve diğer hastaların ağlamalarını/inlemelerini duymak”, hemşirelerde ise “ağrı çekmek”, “ölüm korkusu”, “kalp monitöründen kalbinizle ilgili sorun olduğunu gösteren alarm seslerini duymak” ve “diğer hastaların ağlamalarını/inlemelerini duymak” olduğu saptandı.
Sonuç: Hemşirelerin algıladıkları yoğun bakım stresörlerinin seviyesi hastalarınkinden daha yüksekti. Hemşirelerin ilk 5 sırada algıladığı stresörlerle hastaların algıladığı stresörler arasında benzerlikler olmakla birlikte; hemşirelerin hastalık durumu ile ilgili, hastaların ise yoğun bakımın fiziksel ortamı ile ilgili stresörleri ilk sıralarda bildirdiği söylenebilir. (Yoğun Bakım Derg 2015; 6: 4-9)